Batıl ve Batıl Olmayan İnanışlar

Batıl ve Batıl Olmayan İnanışlar


Şu işim olursa, şu darlıktan kurtulursam bir kurban keseceğim diye adak adadıysan, işin olduğu zaman kurbanı kesmessen o işten hayır gelmez, başına başka dertlerin geleceğine inanılır.

Bir baykuş evin damına konarsa o evden birinin başına felaket geleceğine, evden ölü çıkacağına inanılır. O yüzden baykuş ötmesi hayra alamet sayılmaz.

Garura (albastı), uyku ile uyanıklık arasında yorgun olan insanlara çöker. Eli kolu bağlı hareketsiz kalır. Garura çok olan kimselerin başına demir parçası

korsan, gurura ona yaklaşamaz denir.

Ölen kişilerin mezarına gömülürken, gelenleri gördüğüne okunan Kur’an’ ları duyduğuna inanılır.

Yolculuğa çıkanların arkasından bir helki su dökülür. Su gibi akıp gitsin ve su gibi akıp gelsin diye.

Mezar üzerine oturmak ve üzerlerine basmak iyi sayılmaz uğursuzluktur.

Mezarlığa abdestsiz gidilmez.

Mezarlıktan geçerken, ölülerin gördüğüne inanılır ve dua edilir.

Çocuk yaşta ölenler için günahsızdır. Anasını babasını kurtaracak, cennetliktir denir.

Perşembe ve Arife günleri mezarlığı ziyaret etmek iyi sayılır. Bu ziyaretlerde dualar etmek ve mezarların üstüne kuşlar ve böcekler yesin içsin diye, su, buğday koymak iyi sayılır.

Mezarlığa ağaç ve çiçek dikmek sevaptır.

Kırk gün geçmeden, doğum yapan kadın ve çocuk dışarı çıkmaz. Kırk gün lohusa kadının mezarı kazık durur derler.

Cuma akşamı ölülerin ruhunun geldiğine inanılır.

Gelin geldiği zaman; badallardan (merdivenlerden) çıkarken korksun, nazlım olsun diye çömlek kırılır. Başından para, şeker atılır, bereketli olsun diye. Bir kaşık bal yedirirler tatlı dilli olsun diye. Kapıya çivi çaktırılır, mıh gibi pekişip kalsın diye. Yağ sürdürürler, yağ gibi sıvansın kalsın diye.

Koyun postuna bastırırlar, koyun gibi nazlı olsun, dilsin olsun diye.

Gerdeğe girenler için, “kurt gibi girin koyun gibi çıkın” denir.

Kız isteyen dünürcüler kızın nasibini oğlan evine götürmek için biraz tuz ve kül isterler.

Gece sakız çiğnemek ölü eti çiğnemiş gibi sayılır.

Gece ıslık çalınmaz, türkü söylenmez. Gece bunlar yapıldığında kötü cinler ve şeytanların eve dolacağına, bereketin kaçacağına inanılır.

Gece sökük falan dikilmez. Bıçakla şaka yapılmaz. Uzar bir yerine batar denir.

Gece tırnak kesilmez. Kesilen tırnağın yakılması günahtır denir.

Sabahın şerri gecenin hayrından iyidir denir.

Cemaatle namaz kılarken arada boşluk kalırsa, arada şeytan olur denir.

Komşu ve akrabadan biri ölürse yas geçene kadar, televizyon teyp açmamak iyi sayılır.

Gece bir evden, başka bir eve süt, yoğurt, ayran gibi şeyler götürülmez.

Bereket kaçar, inek sütten kesilir denir.

Diş, çöplüğe dışarı atılmaz. Götürülür ya cami kovuğuna ya da dama konur.

Yeşil kurbağaya elini dokundurmak, öldürmek, kişinin elinde siğil çıkarır denir.

Gece aynaya çok bakma iyi değildir. Bakanın deli olacağına inanılır.

Rüyada öldüğünü görülen kimsenin ömrünün artacağına inanılır.Ölü görenin diri(yeni) bir haber alacağına inanılır.

Sağ avuç içinin kaşınması para geleceğine, sol avuç içinin kaşınması, para gideceğini gösterir.

Yemeğe oturunca besmele çekmezsen karın doymaz denir.

Önünden kara kedi, keçi geçmesi uğursuzluktur.

İki, dini bayram arası evlenilmez.

Ekmeği oturarak yemek iyidir. Ayakta ya da çömelerek yenen yemeğin beti bereketi olmaz.

Doğan çocukların erkek olması daha çok istenir ki, “tüten ocağı devam ettirsin” diye.

Sabah kalkınca yüzünü yıkamazsan; “Şeytan sabaha kadar suratına pisledi, kalk da yüzünü yıka” denir.

Çocuğun üstünden atlanmaz ya da iki bacak arasından geçirilmez. Böyle yaparsan çocuğun boyu uzamaz denir.

Artan ekmek ve yemek bırakılmaz, günahtır. Artık bırakırsan, öteki dünyada seni arar ve o sen olur, sen yemek olursun denir.

Gözü değen bir kişinin yanından geçerken gözü değmesin diye “ poponu kaşı, cimcikle” denir.

Kadın doğum yaparken, kilitli kapılar, sandıklar, kapalı pencereler açılır.

Böylelikle doğumun daha kolay olacağına inanılır.

Sofra üzerinden geçmek, nimete basmak günahtır.

Kuş yuvası bozan gendi yuvasını da bozar denir. İyi değil uğursuzluktur.
Sofra başında konuşulmaz, günahtır.

Kulağı çınlayan kişiyi, birisi anıyordur. “Bugün kulağım çınladı beni birimi çekiştiriyor ne” denir.

Yemek yerken, yemeğin üstüne gelene “Kaynananda seviyormuş ha!” denir. Yemeğin sonuna gelene, “Kaynanan seni sevmiyormuş heri” denir.

Gece karanlıkta, görmediğin yere işenmez. Çarpılırsın denir.

Gece zifiri karanlık bir yerde namaz kılmak pek iyi olmaz.

Bazı kişilerin “maşallah” çekmeden birisini beğenmesi, methetmesi övmesiyle göz değeceğine inanılır.

Gözü değen kişi bilinirse haberi olmadan, herhangi bir eşyasından, giysisinden az bir parça kesilir, alınırsa nazarın geçeceğine inanılır.

Yerde görülen ekmek parçasını alıp basılmayacak bir kenara koymak sevaptır.

Esnerken ağzını kapatmazsan şeytan kaçar denir.

Horozun zamansız ötmesi iyi sayılmaz. Zamansız öten horozu keserler.

Kapı eşiğine oturmak günahtır.

Yemek yediğin kabın dibini sıyırırsan nişanlın güzel olur derler.

İki yılan görüp, birini öldürüp, birini öldüremezsen, öldüremediğin yılan sana

iki de bir görünüp düşman olur denir. Yılanı öldürmez yaralı bir şekilde de
bırakırsan o zamanda sana düşman olur denir. O nedenle öldürmeden bırakmaman lazımdır.

Bir iş yaparken, işe başlarken, işin üzerine çalışkan hamarat biri gelirse o iş çabuk olur, gelen tembelse iş yavaş olur denir.

Yağan yağmur için, “rahmet yağıyor, bereket yağıyor” denir.

Üstü açık yatmak iyi değildir. “Üstü açık yatanın üstüne kar yağar” denir.

Cuma günü çok yatmak iyi değildir.

Yeni gelen gelinler kapı eşiğine oturmaz ve eşikten içeriye girerken sağ ayakla girdirilmesi daha hayırlıdır.

Her evin temelinde bir yılan olduğu inancı vardır.

Eve asılan, iğde dalı, kaplumbağa kabuğu, tavşan ayağı gibi şeylerin nazarı önlediğine, uğurlu sayıldığına inanılır.

Gece yıldız kayması, dünyadan birinin göçtüğüne inanılır.

off ne kdar cok batıl ınanc warmıs..